7 Nisan 2013 Pazar

The Princess Man

Selamlar malum sınavlarım var dolayısıyla da bende bir dizi izleme merakı başladı gitti. Bunun sonucunda tarihi dizileri sevmememe rağmen bu diziye başladım ve tabi ki tarihi olmasına rağmen çok severek izledim. Dolayısıyla kısaca bir tanıtımını yapayım dedim:

Konusunu kısaca Chosun Hanedanlığı zamanında geçen aileleri ezeli düşman olan tahta geçmek için elinden geleni ardına koymayan Prens Su Yang'ın kızı Lee Se Ryung ile hayatını kralı ve veliaht prensi korumaya adamış başbakan Kim Jong Seo'nun oğlu Kim Seung Yoo'nun imkansız aşkı olarak özetleyebiliriz.
Yorumlara gelirsek: Dizinin tanıtımında da yer aldığı gibi kahramanlarımızın aşkının Romeo ve Juliet'inkinden pek bir farkı yok. Esas oğlumuz Kim Seung Yoo'nun babasının katilinin kızı olmasına rağmen aşkından vazgeçememesini ve esas kızımız Lee Se Ryung'un hayattaki tek amacı babası Prens Su Yang'ı öldürmek olan adamı her seferinde koruması ve ona olan aşkı sayesinde vazgeçtiklerini izleyince benzediğini düşünmemek elde değil:)


Aşıklarımızın birkaç sahnesi:











Diğer karakterlerden bahsedeyim biraz da:)
Beni çoğu zaman sinir etse de en sonunda (gerçekten sonunda 24.bölümde yani:D) kendini sevdiren Sin Myeon'u, her ne kadar dizimizin asıl çifti olmasalar da kendilerini hemencecik sevdiren çiftimiz hırçın Prenses Kyung-Hye ile sevdiklerini korumak adına hayatından bile vazgeçen Jung Jong'u ve devamlı 'samchon'  diye gezen ve amcasını çok seven şeker mi şeker A Kang'ı unutmamak gerekir.
Sin Myeon: babası ile arkadaşları arasında kalan ve arkadaşının kadını olduğunu bilmesine rağmen Lee Se Ryung'u seven ve onunda kendisini sevmesini isteyen ve bu yüzden de  çoğu zaman sinir olduğum karakter.
Prenses Kyung Hye dıştan güçlü sarsılmaz gözükse de içten çok kırılgan olan yeri geldiğinde kocasını korumak için gururundan vazgeçen prensesimiz
Jung Jong bir anda kendini kraliyet damadı olarak bulan ve prensesin ilk görüşte aşık olduğu kadın olduğunu fark edince onun aşkını kazanmak için elinden geleni yapan ve onu hayatı pahasına koruyan kısaca biraz da abartarak dizimizin en adam gibi adamı da diyebiliriz:)
Sevimli çiftimiz:



bu sahne çok ....

A Kang  Kim Seung Yoo'nun yeğeni dizimizin şekeri

Neyse kısa kesip bu tanıtımı da burada bitiriyorum. Kısaca dizimizin içinde yok yok aşk, sevgi, sadakat, ihanet, hırs, intikam, .... uzar gider. Benim gibi tarihi dizi sevmeyenler bile bile severek izleyebilir bu yüzden herkese tavsiye ederim. Bir dahaki yazımı ne zaman yazarım bilinmez ama o zamana kadar okuyan varsa eğer hepinize sevgiler:)

2 Nisan 2013 Salı

Scent of a woman

Selamlar çok uzun zaman oldu biliyorum ama dizi izleyecek vakit vizelerden ve projelerden zar zor bulsam da yazacak vakit pek bulamadığım için yazmak kısmet olmadı. joesong....
Açıkçası diziye My Girl'den beri bir türlü izleye fırsatım olmayan Lee Dong Wook için başlamıştım ama Kim Sun Ah'ın oyunculuğu da harikaydı yer yer güldürdü yer yer ağlama krizine soktu beni. Diziyi bitireli iki gün oldu ve dizi hakkında ne düşündüğümü tek kelimeyle özetlemek gerekirse muhteşem derim herhalde. Neyse yorumlara sonra devam ederim önce tanıtım:

Konusu: Lee Yoon Jae (Kim Sun Ah) 30 yaşlarında evlenmemiş bir kadındır.Ve yaşamak için 6 ay ömrü kalmıştır. Lee Yoon Jae yaşamının geri kalan kısmında mutlu yaşamaya karar vermiştir. Bundan sonra bir tatile çıkar ve orada Kang Ji Wook (Lee Dong Wook) ile karşılaşır. Kang Ji Wook ve Lee Yoon Jae aşık olurlar. Acaba aşkları ölümden büyük olabilecek midir?

Yorumlara gelirsek: Aslında hem izlemek için sıraya koyduğum hem de konusunda ölüm ve hastalık olduğu için kaçındığım bir diziydi. Sonunda başladım ve 2 günde önce diziyi sonrada diziyle beraber başladığım yapılacaklar listemi bitirdim. Gerçi benim listemi tamamlamaya çalışsam sanırım kızımızın aksine 6 ay değil 6 yılda bile zor tamamlarım ama nese:) Tabi sonrasında da ertelediğim şeylerin ardından sorduğum soruyu bir daha sordum:'Neden daha önce izlemeye başlamadım ki?':D 
Genel olarak diziyi iki kısımda inceleyebiliriz. İlk kısım birbirlerine aşık oluşları ki bu kısım hem çok romantik hem de çok komikti, ikinci olarak da Kang Ji Wook'un hastalığı öğrenmesi ve sonrası ki bu kısım da hem aşırı romantik hemde aşırı hüzünlüydü.

Çiftimizin bir kaç tatlı resmi:




Ve tabi ki unutulmaz tango Sahnesi ve Müziği:



Son olarak da çok sevdiğim OST'si:
Biliyorum kısa oldu aslında bahsetmek istediğim daha ok ayrıntısı var ama bu seferlik zamanım olmadığı için anca bu kadarı benden gerisini izleyip siz görün:)