26 Ocak 2013 Cumartesi

Queen In Hyun's Man


Hasta hasta evde yatarken en sevdiğim dizilerden biri olan Queen In Hyun's Man'ın da tanıtımını yapayım artık dedim. Sanırım o kadar çok hoşuma gitti ki bu yüzden 3 kez baştan sona sıkılmadan izledim. Neyse her zamanki gibi önce konusuyla başlayalım bakalım:

Joseon döneminde Boong Do’nun eski bir köleyken gisaeng olan Yoon Wol’un kendisine verdiği tılsım sayesinde ne zaman ölüm tehlikesi geçirse kendini günümüz dünyasında bulur.  Bu sırada günümüzde  ise yapımcılar Leydi Jang dizisini yeniden çekmeye karar verirler. Kraliçe In Hyun'u oynamaya Hallyu starı olma hayalleri kuran manken Choi Hee Jin seçilir tabi eski sevgilisi Han Dong Min’in özel ilgisiyle. Konumuz dizinin OST’sinde de yer aldığı gibi ‘Aynı gökyüzü altında Farklı zamanlarda’ yaşayan bu iki insanın aşkını anlatıyor. Şarkı beni çok etkilemişti bu yüzden onu da aşağıya ekledim.





Karakterlerimize geri dönecek olursak:
Esas oğlumuz Kim Boong-Do (Ji Hyun-Woo), Joseon Hanedanlığı döneminde yasayan, Lady Jang’ın  komplolarıyla tahttan indirilen eski Kraliçe In Hyun'u destekleyen soylu bir ailenin hayatta kalan ve kendini ailesinin intikamı almaya adamış, 19 yaşında Kraliyet sınavlarında birinci olmuş ve bu sayede sarayda müşteşar  olan, kralın en çok güvendiği adamlardan biridir aynı zamanda çabuk uyum sağlayan, kibar, yakışıklı, süper zeki yani kısaca mükemmel erkektir.
Esas kızımız Choi Hee Jin (Yoo In-Na), eski Miss Korea güzeli kızımız her şeye rağmen rolü hak ettiğini göstermek isteyen, devamlı akılsız olduğunu iddia eden, neşeli, duygusal ve sürekli Kim Boong Do’yu öpmek için komik bahaneler ve garip oyunlarla kandırmaya çalışan sevimli birisidir. 


Diğer başlıca karakterlerden devam edersek:
Han Dong Min, Choi Hee Jin’in eski sevgilisi, terk edilmeye katlanamayan terk etme uzmanı, yaşadığı ilişkiler yüzünden adı skandallarla kaplı çapkın küçük çocuklar gibi istediği şeyin hemen olmasını bekleyen, kibirli, küçük dağları ben yarattım büyük dağları da yaratma aşamasındayım düşüncesine sahip, kaderinde devamlı olarak Boong Do ile kavga etmek olan, kendine göre her şeyiyle muhteşem Hallyu starı.
Yoon Wol, Kim Boong Do’nun ailesinden biri olarak saydığı eskiden köle olan ve Boong Do’ya kör kütük aşık, devamlı ettiği dualar ve yazdırdığı tılsım sayesinde her şeyi başlatan gisaeng.
Yoon Na Jung; Choi Hee Jin’in menajeri ve en yakın arkadaşı, Choi Hee Jin’in başını devamlı belalardan kurtaran ve Kim Boong Do ile her karşılaşması komedi olan biridir.
Dizimiz hakkında genel yorumlara gelecek olursak öncelikle çok çok çok güzel bulduğumu ve gerek konunun işleyişi gerek bölümlerin dolu dolu olması gerekse müziklerin çok güzel olduğunu ve herkesin mutlaka bu harika duygusal ve komik diziyi izlemesi gerektiğini düşünüyorum ve herkese tavsiye ediyorum şimdilik benden bu kadar sevgiler:)


25 Ocak 2013 Cuma

Answer to 1997

Merhaba bugün biraz 2012 yapımı ama pek kıymeti bilinmeyen bir diziden bahsedeceğim: Answer to 1997 diğer bir adıyla Reply 1997. Dizimizin konusuna gelirsek şöyle:


Konusu; 90'lar üzerine kurulmuş, 70'lerin ve 80'lerin trendlerine yakın bir sitcom.

Yorumlara başlarsak: öncelikle yine tesadüfen başladığım ve delirip bitene kadar bütün bölümleri art ardına izlediğim bir dizi olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Her şey 1997 mezunlarının 2012 deki buluşma yemeğiyle başlıyor ve biraz 2012 biraz 1997'ye flashbackler ile devam ediyor. Karakterlerimize dönecek olursak olaylar ilk halinden farklı olarak daha sonra birinin daha eklenmesiyle 6 lise talebesi etrafında dönüyor. Esas kızımız H.O.T grubundan Tony'nin hastalık derecesinde fanatik bir hayranı olan ve Tony'nin karısı lakaplı Shi Won,  esas oğlumuz hayatta sadece korktuğu iki şey olan (ilk aşkı Shi Won ve kurbağalar) çalışkan ve akıllı Yoon Jae, Yoon Jae'nin çoğu zaman kıskançlıktan çatlamasına neden olan bir başka yakışıklı ve zeki çocuğumuz Joon Hee, kızımızın en yakın kız arkadaşı şıp sevdi Yoo Jung, devamlı yetişkin dergileriyle haşır neşir olan ama gerçek kızların yanına geldiğinde utangaçlıktan onların yüzüne bile bakamayan Hak Chan ve geveze susmak bilmeyen Sung Jae. Shi Won'un devamlı kavga halinde olmalarına rağmen birbirlerine aşık ailesi ve Yoon Jae'nin abisini de unutmamak gerekir. Dizi tam o günlerde yaşananları yansıtıyor: TV’den video kasede kayıt yapmak, müzik dergileri alıp poster biriktirmek, disket kullanmak (gerçi bizim laboratuvardaki bilgisayarlar yüzünden hocamız sağ olsun hala kullanıyoruz ama neyse), telefondan internete bağlanma, modemin bağlanma sesi, walkman’den, CD player’dan müzik dinlemek… vb bir çok şey sayesinde diziyi izlerken o yıllarda öğrenci olmuş gibi hissettim ve bu çok hoşuma gitti:) Kısaca herkese tavsiye edebileceğim harika bir dizi:) neyse şimdilik bu kadar sevgiler:) 

24 Ocak 2013 Perşembe

Heartstrings

Selamlar yarı yıl tatilinde hastalanan şanslı insanlardan biri olarak evde canım sıkılırken izleyip yeni bitirdiğim bir diziyi yazayım dedim. Dizimizin adı Heartstrings diğer bir adıyla You've Fallen for Me. Açıkçası You're Beautiful'dan sonra orada birleşemeyen ikiliyi burada birlikte görmek için başladım diziye ve iyiki de başlamışım dediğim dizilerden biriydi. Öncelikle biraz tanıtım yapalım bakalım:

KONUSU:
Lee Shin üniversitede çağdaş müzik eğitimi almaktadır. Ayrıca "The Stupid" isimli grubun solisti ve gitaristidir. Shin müziğe olan tutkusu ve yakışıklılığıyla ün salmıştır. Ancak gerçek hayatta müzikle alakası olmayan her şeye karşı alakasız, gelecekle ilgili hiçbir planı ve hayali olmayan soğuk birisidir. 
Lee Kyu Won prestijli bir ailede doğmuş, cana yakın ve zeki bir kızdır. Dedesi Lee Dong Gun, kendi zamanının 3 büyük müzisyeninden birisidir ve en büyük hayali torununun da geleneksel müzik üzerinde uzmanlaştığını görmektir. Kyu Won da dedesinin beklentilerini karşılamak için Geleneksel Kore Müziği Bölümüne girer. Lee Shin'in grubu "The Stupid"in hayranları olan arkadaşları bir gün Kyu Won'u zorla grubun konserine götürür ve Kyu Won, Shin'i sahnede gördüğü an ondan etkilenir....

Yorumlara gelirsek:
İlk kez tesadüfen Jeju da karşılaşıyor esas kahramanlarımız. (Tabi bunu çok ama çok sonra hatırlıyorlar) Kyu Won cana yakın, dedesi yüzünden evde geleneksel müzik dışında bir şey dinleyemeyen, daha yürümeye başlamadan gayageum çalmaya başlayan büyük usta Lee Dong Gun'un torunu, Broadway'den gelen ünlü yönetmenin keşfi eşsiz yetenek. Eşsiz yetenek diyorum çünkü sizde göreceksiniz bir gece çalışmayla hiç bir şey yapamayan halden tiyatro öğrencisi haline dönüşebiliyor. Neyse sonra döneriz Lee Shin ise müzikten başka bir şeyi düşünmeyen, kızarın fazla ilgisi yüzünden (öyle bir ilgi ki kız kardeşinin imzasını satarak harçlığına ek kazanç sağlıyor) kibirli ve burnu havada olan soğuk birisidir. Ve tabi ki kaçınılmaz olan oluyor daha 2. bölümden esas kızımız bu soğuk ve kibirli Shin'den hoşlanıyor:o Dizilerde böyle tiplerde ne bulurlar hiç anlamam ama nese:) Tabiki Shin bunlarla ilgili bile değil bu kadar genç kızın ilgisine rağmen kendinden 12 yaş büyük dans hocası Yoon Soo'ya aşık olduğunu sanıyor ve boş bulduğu yerde uyumaya devam ediyor.
Dizide en sevdiğim yan karaktere gelirsek şüphesiz Joon hee. Çocuk sahnede başkalaşım geçiriyor resmen günlük haliyle sahnedeki hali bambaşka öyleki kimse bateriste benzetemiyor grubun baterist olmasına rağmen:) Asık oldum deyince ilk olarak sana ne aldı diye soruyorlar:D Ve ilk kez birisi bir şey vermemesine rağmen ilk görüşte rektörün kızı Han Hee Joo'ya aşık oluyor. Çok sevimli herkese kendini sevdirebiliyor hiç kolay olmasa da Hee Joo'ya bile:D Zavallıcık daima aç bir oturuşta ordu kadar yiyiyor kimse inanamıyor o çöp gibi halinden dolayı yiyor yiyor kilo almıyor. 
En sevmediğim yan karaktere gelirsek de şüphesiz Im Tae Joon. Bütün dizi boyunca kıskançlıktan ha çatladı ha çatlayacak diye bekledim:) Kendisi yönetmen olamadı diye gösteriyi iptal ettirme durumuna bile getirdi.
Neyse olaylara gelirsek esas olay okulun yüzüncü yıl gösterisi. Bunun için yapılan seçmede özellikle Joon Hee'nin sahneye atlaması çok eğlenceliydi. 
Tabiki seçmede seçilenlerle provalar başlar yalnız iki tane kadın başrol adayı olunca bunun için de ayrıca bir seçme yapılması gerekiyor. Yönetmenin keşfettiği ama kıymeti henüz bilinmeyen Kyu Won ile okula adımını attığı andan beri bu gösteriye hazırlanan, annesinin onu sahnede görmek adına her şeyi yaptığı rektörün biricik kızı Hee Joo arasında. Seçmelerde ne olduğu ve sonrasında kimin sahneye çıktığını söylemeyeceğim ama seçme günü olanlara biraz daha değinmek istiyorum:) Torunun batı müziği dinlemesine bile karşı çıkan dedemiz bu müzikali duyunca elbette yapacağını yapar ve esas kızımızı eve hapseder. Onu kurtarmaya ise önce yönetmen sonra da beyaz bisikletli kahramanımız koşar:D Seçme sonrasında ise kıskanan bir Shin ile bölüm biter.
Sonunda cool çocuğumuz Shin'in hoşlanıp belli etmemeye çalışması ve büyük usta Lee Dong Gun'un anılarını anlattığı kısımlar çok eğlenceliydi. Çıkmaya başladıktan sonra ise Shin'in özür dilemeye çalışırken devamlı olarak araya birinin girmesi ve Shin'nin intikamı çok güzeldi:D
Açıkçası final bölümünde bile bir yanım o duygusal sahnenin ortasına bir yerden çıkacak diye bekledi:) Neyse genel olarak çok güzel bir diziydi özellikle de müzikleri şimdilik bu kadar sevgiler:)

22 Ocak 2013 Salı

Ikemen Desu Ne

Anlaşılan bugün yazma günün dur bunu da yazayım bunu da yazayım derken kalkamıyacağım bilgisayarın başından galiba:)

Konu olarak 2009 yapımı kore dizisi “You’re Beautiful”un 2011 yapımı japon versiyonu da diyebiliriz. Esas kızımızın ikiz kardeşinin yerine geçerek popüler erkek müzik grubu A.N.JELL'e girmesini ve ortaya çıkan karışıklıkları anlatıyor. Ben kore versiyonunu da çok sevmiştim galiba bunu da o yüzden çok sevdim. Kore versiyonundan farklı olarak 16 değil 11 bölümden oluşuyor ve Kore versiyonundaki grup lideri Jang Geun Seok misafir oyuncu olarak bir bölümde yer alıyor. Zaten kısacık 11 bölümcük boş vaktiniz olursa izleyin sevgiler:)

do re mi fa sol la si do:)

Herkese merhaba sınavlarım da proje teslimim de bitti uzun bir aradan sonra yine yazayım hadi dedim. bugün size yeni izlediğim bir filmi anlatayayım istedim. Aslında 2008 yapımı bir film kaç zamandır erteliyordum boş vakit buldum ve hemen izledim. Neyse önce tanıtımını yapayım sonra yorumlara başlarım


Konusu:
Jung-won luna parkta çalışırken sevimli bir ejder kostümü giyer ve  Eun-gyu kendisiyle alay ettiği için üzerine soda döker. Kısa bir süre sonra, Jung-won, yeni komşusunun Eun-gyu olduğunu öğrenir. Eun-gyu, Jung-won’u yaptığı işi ailesine söylemekle tehdit eder. Jung-won, Eun-gyu’nun çenesini kapalı tutabilmek için bir hafta boyunca gitarını taşımayı kabul eder. Jung-won, Do Re Mi Fa So La Si Do grubunun vokalisti olan Eun-gyu’ya karşı özel hisler beslemeye başlar. Bu Eun-gyu için de geçerlidir. Bir süre sonra bir çift olurlar.
Kaderin garip bir cilvesidir ki Jung-won prova odasına gittiğinde eskiden tanıdığı bir yüzle karşılaşır, Hee-won. Bu her şeyi daha da karışık hale getirir. Hee-won ve Jung-won 10 yıllık arkadaştılar. Ama Jung-won, Hee-won’un ailesinin parçalanmasına neden olan bir şey yaptıktan sonra birbirleriyle hiç konuşmadılar. Jung-won’dan intikam almak isteyen Hee-won, “arkadaşlarının” onu sakat bırakana dek dövmesine müsaade eder. Jung-won şimdi öğrenir ki kendi erkek arkadaşı, Hee-won’un en iyi arkadaşıdır. Hee-won, ne yapmış olursa olsun hâlâ yakın arkadaşı olarak gördüğü Jung-won’u sevdiğini ve kendisine geri dönmesini istediğini itiraf eder. Jung-won da, Hee-won’un kendisine yaptığı şeye rağmen hayatına kabul eder. Böylece Jung-won iki kişi arasında tercih yapmak zorunda kalır…

Yorumlara gelirsek ilk başta filmin ismi ve Jang Geun Seok'un oynaması dikkatimi çekti. İyiki de çekmiş gerek oyunculuk gerekse müzikler çok güzeldi .Sonradan biraz araştırınca konunun mangadan alıntı olduğunu görsem de çok güzel işlendiğini düşünüyorum. Jang Geun'dan özellikle bahsetmeden edemiyeceğim. Spoiler vermek gibi olacak ama ne hastası olduğunu pas geçersek hasta rolü cidden çok güzeldi. Zaten her rolü güzel oynuyor ama nese:) Suçluluk duygusundan dolayı esas kızımızı anlasam da arada sırada boğazlamak istememe engel olamadım ne yalan söyleyeyim:) Neyseki mutlu sonla bitti ben de rahatladım yoksa yazmayacaktım:D şimdilik bu kadar sevgiler:)

1 Ocak 2013 Salı

herkese kahve:)

Günaydınlar herkese:) gerçi bu saatte tünaydın daha mantıklı oluyor ama nese;) dün akşam fazla kaçırıp benim gibi uyanamayanlara ve uyanıp da ayılamayanlar için bugün kahve konusunda yazayım dedim. Hepimiz hemen hemen kahveyi severiz (benimki sevmeyi biraz aştı ama nese:)) ama sağlığımızı kötü etkilediğini düşünürüz. Fakat benim gibi dozunu fazlasıyla aşmadığınız sürece belli bir miktar kahve oldukça yararlı bir içecek kahve. İşte yararları:


  •    Kan dolaşımını sağlar. Kanı beyne çekerek beyni     uyarır, zihni açar, düşünmeyi kolaylaştırır.
  •     Uyuşturucu maddelerle zehirlenmelerde faydalıdır.
  •     Boğmaca öksürüğünü keser.
  •     Nıkris ağrılarını teskin eder.
  •     Mideye ve karaciğere iyi gelir.
  •     Solunumu hızlandırır, böbrek damarlarını genişleterek idrarı çoğaltır.
  • Yapılan bir Araştırmaya Göre, Günde üç fincan kahve içen yetişkinlerin bazı hastalıklara bağlı ölüm riskinin yaklaşık yüzde 10 azalabileceği belirlendi. Çünkü, kahve binden farklı madde içeren bir içecek ve bu da sağlık açısından son derece faydalı…
Daha çok devam ediyor tabi tekrar uyarıyayım günde 3 fincan dozunu aşmadığınız vakit:) yoksa:
sonunuz böyle olursa beni suçlamayın:P Gerçi sınırını bilmeme rağmen ben  bu sona yaklaşıyorum ama nese şimdi çizimime geri gönmem gerekiyor sevgiler:)